Bugun...
SON DAKİKA

Abdurrahman Dilipak: "Toplumsal Çözülmenin Sebepleri ve Çıkış Yolları"

TRend MEDYA’nın TRend Siyaset Gündem programına konuk olan Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, Gazeteci Naime Akbin’in moderatörlüğünde Türkiye ve dünya gündemini değerlendirdi. Giderek artan şiddet sarmalını, toplumsal çözülmeyi ve bu sorunların arka planındaki sebepleri ele alan Dilipak, küresel sorunlardan yerel meselelere kadar birçok konuyu derinlemesine irdeledi. İşte Dilipak’ın röportajından öne çıkan başlıklar:
facebook-paylas
 Tarih: 18-10-2024 13:53:13

Abdurrahman Dilipak:

"Şiddet Sarmalının İçindeyiz"

Programın başlangıcında Naime Akbin’in sorularını yanıtlayan Dilipak, hem Türkiye’de hem dünyada artan şiddet olaylarına dikkat çekerek, bu durumun sadece ekonomik değil, sosyal, siyasal ve kültürel boyutları olduğunu belirtti. Şiddetin hızlı yayıldığını ve insanların bu sarmaldan çıkmakta zorlandığını ifade etti:

"Bu yaşadığımız süreç bir sonuç. Kişiler, aileler, gruplar, cemaatler üzerine düşen görevleri yerine getirmedi. Şu anda global bir tehditle karşı karşıyayız. Şiddet giderek yayılıyor ve hızlanıyor. Bunun önünü almak, bu noktada yalnızca bir adım atmakla mümkün değil." dedi.

"Toplumda Derinleşen Problemler"
Dilipak, şiddetin sadece yüzeysel bir mesele olmadığını, derin ve karmaşık bir yapıya sahip olduğunu vurguladı. Örnekler vererek aile yapılarındaki bozulmalara, din ve değerler üzerinden yaşanan çözülmelere değindi. Özellikle bireylerin ve toplumun manevi boşluklar içinde olduğunu belirtti:

"Bir çocuk Kur'an kursundan eve geliyor ve öldürülüyor. Suya gömen kişi ise aynı mahallede yaşayan ve aynı inanca sahip bir insan. Derinlemesine baktığımızda olayların köklerinde daha büyük sorunlar yatıyor." dedi.

Bu derinleşen şiddet olaylarının sadece bireylerle sınırlı olmadığını, toplumu ve hatta dünya genelini etkilediğini dile getirdi.

"Sorunları Yasalarla Çözemeyiz"
Dilipak, toplumsal sorunların yasalarla çözülmeyeceğini vurgularken, aile içindeki çözülmelere ve toplumun genel yapısındaki çürüme sürecine dikkat çekti. Özellikle son yıllarda çıkarılan yasaların sorunları çözmekten ziyade daha da karmaşık hale getirdiğini belirtti:

"Bir ülkenin ne kadar çok yasası varsa o kadar az özgürlüğü vardır. Yasalarla düzenlemeye çalıştığınız her şey daha da çıkmaza girer. Aile içindeki sorunları yasalarla çözemezsiniz. Toplumda barışı sağlayamazsınız." şeklinde konuştu.

"Birlikte Hareket Etmezsek Kazanamayız"
Toplumsal barışın sağlanabilmesi için birlikte hareket etmenin önemine vurgu yapan Dilipak, farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesi gerektiğini savundu. Din, mezhep, etnik kimlik ve ideolojik farklılıkların çatışma nedeni olarak kullanılmaması gerektiğini belirtti:

"Birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok. Bizim kazanacağımız tek zafer, farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamak olacaktır." diyerek, toplumsal barışın ancak hoşgörü ve anlayışla mümkün olabileceğini dile getirdi.

"Adalet ve Ahlak Olmadan Barış Olmaz"
Dilipak, barışın adalet temelinde inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Adaletin olmadığı bir toplumda barışın sağlanamayacağını belirtti:

"Adalet olmadan barış olmaz. Eğer adalet yoksa, barış da bir köle düzeninin sessizliğinden öteye gitmez. Toplumsal ahlak ve adalet, barışın temelidir." dedi.

"Kültürel ve Dilsel Çözülmelerin Sebebi Aile Yapısındaki Bozulmalar"
Dilipak, dilin, kültürün ve toplumun yozlaşmasının temel sebebini aile yapısındaki çözülmelere bağladı. Kadının toplumsal hayatta önemli bir rol üstlenmesi gerektiğini, ancak modern yaşamın kadınları bu rolden uzaklaştırdığını ifade etti. Kadınların çocuklarına gerekli ilgiyi gösteremediğini, bunun da çocukların gelişiminde büyük sorunlara yol açtığını belirtti:

"Kadınlar toplumun şekillendiricisidir. Kadınlar toplumu doğurur, onları yetiştirir. Ancak modern yaşamda kadınlar çalışma hayatına itiliyor, çocuklar kreşlerde büyüyor, geleneksel aile bağları kopuyor. Bu da toplumsal bir yozlaşmaya yol açıyor." dedi.

"Yeni Tehditler ve Küresel Riskler"
Dilipak, sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın çok hızlı gelişen yeni tehditlerle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Özellikle biyoteknoloji, yapay zeka ve dijitalleşmenin insan zihni üzerindeki etkilerine dikkat çeken Dilipak, gelecekte insan zihninin bile manipüle edilebileceğini öne sürdü:

"Artık biyoteknoloji ve dijitalleşme ile beyinler çalınıyor. Rüya kontrolü, lucid dream'ler gibi teknolojilerle insanların rüyaları bile manipüle ediliyor. Gelecek bizi çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakacak." diyerek, insanlık için yeni bir dönemin başladığını ifade etti.

"Gelecek Kaygıları ve Dünya Gündemi"
Röportajın son bölümünde Dilipak, dünya genelinde yaklaşan tehlikelerden bahsederken özellikle Orta Doğu’daki çatışmalara ve küresel güçlerin hedeflerine dikkat çekti. Özellikle Amerika’nın gelecekteki politikalarının dünya dengelerini nasıl etkileyeceğini değerlendirirken, Türkiye’nin de bu süreçte dikkatli olması gerektiğini vurguladı.

"2025'e kadar dünya çok büyük değişimlere gebe. Özellikle Amerikan seçimlerinden sonra yeni bir dönem başlayacak. Bu değişime hazırlıklı olmalıyız." dedi.

Etiketler

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER GÜNDEM Haberleri
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLANAN HABERLER
  • SON YORUMLANAN VİDEOLAR
  HABER ARŞİVİ
  HAVA DURUMU
  NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
  HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI