![]() |
Tweet |
Adem Turaç, Altaylı’nın programında dile getirilen sözler gerekçesiyle bir vatandaş hakkında başlatılan soruşturmayı, doğrudan halkın fikir hakkına yönelik bir tehdit olarak yorumladı. “Burada asıl hedef, belirli bir ifade değil, eleştiri kültürüdür. İktidar, kendisini sorgulayan her sesi kriminalize ederek, demokratik rejimin bağışıklığını zayıflatıyor” dedi.
Cumhuriyet, Saltanata Benzetilemez
Turaç, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatarak, “Cumhurbaşkanı’nın şahsına yöneltilen sözlerin doğrudan tehdit kapsamına alınması, seçimle gelen yöneticilere kutsiyet atfetme arayışıdır. Oysa Cumhuriyet rejimi, yönetenleri eleştirme hakkıyla güçlenir” ifadelerine yer verdi.
“Eğer bir düşünce, yalnızca hoş karşılanmadığı için cezalandırılıyorsa, sorun o düşüncede değil, ona tahammül edemeyen sistemdedir.”
Iğdır’dan Net Mesaj: Devlet Aklı, Keyfiyetle Değil Hukukla Yürütülür
Adem Turaç, Iğdır’da da yurttaşların ifade alanlarının daraldığına dikkat çekerek, özellikle gençlerin sosyal medyada endişeyle paylaşımlardan kaçındığını söyledi. “Bu korku iklimi sürdürülebilir değildir. Devlet; şeffaflığıyla, sabrıyla ve hukuka bağlılığıyla büyür. Anahtar Parti olarak, Türkiye’yi yeniden özgürlükle tanıştırmaya kararlıyız” dedi.
“Bir Yayına Tahammül Edemeyen Zihniyet, Bir Ülkeyi Taşıyamaz”
Açıklamasının sonunda herkesi ifade özgürlüğüne sahip çıkmaya davet eden Adem Turaç, şu sözlerle çağrısını tamamladı:
“Bugün Fatih Altaylı’nın yayını bahane edilerek başlatılan süreç, yarın başka bir düşünceyi, başka bir bireyi hedef alacaktır. O yüzden bu mesele yalnızca bir kişinin değil, hepimizin sınavıdır. Anahtar Parti olarak durduğumuz yer nettir: Söz hakkı halkındır, korkutmak değil konuşmak devletin görevidir.”