![]() |
Tweet |
“Çevreye saygı elbette esastır. Ancak bu yasa çevreyi değil, bireyi denetim altına almayı hedefliyor. Yerli ve millî kavramlarıyla sunulan bu düzenleme, halktan doğmamış ve milletin gerçek ihtiyaçlarına göre şekillenmemiştir.”
Turaç, yasayla birlikte getirilen sistemin yalnızca sanayiye değil, sıradan vatandaşa kadar uzanacak bir müdahale zinciri içerdiğine dikkat çekti. Açıklamasında şu sorulara net cevap verilmesini istedi:
Karbon ayak izine dair sistem neden bireysel tüketimi, ulaşımı ve hatta yaşam tarzını izleme kapasitesine sahip kurgulanmıştır?
Emisyon ticaretinden doğan maliyetin ürün ve hizmet fiyatlarına yansımasıyla oluşacak yük neden vatandaşa anlatılmamaktadır?
Tarımda “iklim uyumu” gerekçesiyle getirilen kısıtlamalar, küçük çiftçiyi üretimden koparıp toprağını kaybetmesine neden olmayacak mı?
Hayvancılığın metan salımı bahanesiyle kısıtlanması ve yapay et üretimine destek sağlanması hangi yerli politikaya hizmet etmektedir?
Paris Anlaşması’nın kırsal alanları karbon piyasalarına açarak yerli üreticiye kontrol kaybı yaşatması hangi kalkınma vizyonuyla örtüşmektedir?
Iğdır’ın üretim gücüne ve tarımsal potansiyeline vurgu yapan Turaç, yasanın bölgeyi doğrudan etkileyeceğini belirtti:
“Iğdır’ın bereketli toprakları, bu yasa ile karbon yutak alanı ilan edilecek olursa, çiftçimiz kendi toprağında söz sahibi olamayacak. Kredilere erişim karbon verilerine, destekler ‘uyumlu ürün’ listelerine bağlandıkça çiftçimizin üretim özgürlüğü fiilen sona erecektir. Bu bir çevre politikası değil, kırsal alanın kontrol altına alınmasıdır.”
Turaç, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Anahtar Parti Iğdır İl Başkanlığı olarak çağrımız nettir: Bu yasa kamuoyuna anlatıldığı gibi masum değildir. İklim kavramı üzerinden vatandaşın yaşam tarzına, üretim kararına ve ekonomik tercihine müdahale eden bir sistem kurulmaktadır.
Biz çevreyi korumaktan yanayız. Ama doğayı korumak adına bireyin haklarını görmezden gelen bir düzeni asla kabul etmeyiz. Bu yasa yeniden değerlendirilmeden, halkın kaygılarına doyurucu ve bağlayıcı yanıtlar verilmeden yürütülmemelidir.
Iğdır halkı, toprağını da iradesini de küresel projelere devretmeyecektir.”