|
Tweet |
Türkiye'de son günlerde yaşanan toplumsal hareketlilik ve siyasi gerilimlere dair açıklamalarda bulunan Ana Yol Partisi Genel Başkanı Ali Karakurt, hem sokaklardaki demokratik tepkilere hem de siyasetteki kutuplaşma diline dikkat çekti. Karakurt, “Bu ülkenin çocukları, bu ülkenin sokaklarında birbirine düşman edilmemeli. Adalet ve ahlak, hepimizin ortak zemini olmalı” dedi.
KUTUPLAŞMA DEĞİL, SAĞDUYU KAZANMALI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karakurt, sürecin sadece bir kişiyle sınırlı olmadığını belirterek şu uyarıda bulundu:
“Bu mesele bir kişiden çok daha öte; halkın biriken öfkesinin dışavurumudur. Gençlerimiz, kadınlarımız, öğrencilerimiz seslerini duyurmak istiyor. Onlara kulak verilmesi gerekir, bastırılmaları değil.”
POLİS DEVLETİN DEĞİL, MİLLETİN EMRİNDEDİR
Protestolarda yaşanan sert müdahalelere ilişkin de konuşan Karakurt, “Polis bizim evladımızdır, ancak polis devletin değil, halkın polisidir. Hiçbir kamu görevlisi, bir partinin memuru gibi davranamaz. Bu çizgi aşılırsa, devlet itibarını kaybeder” ifadelerini kullandı.
“BİRİLERİNİ HEDEF GÖSTEREREK ADALET SAĞLANMAZ”
İktidarın ve muhalefetin birbirini hedef gösteren tutumlarını da eleştiren Karakurt, “İktidarın yolsuzluklarını konuşuyorsak, aynı cesaretle muhalefet içindeki suistimalleri de sorgulamalıyız. Ahlak sadece bir kesime ait bir erdem değil, herkes için geçerlidir” dedi.
NEFRET DİLİ DEĞİL, VİCDAN SESİ YÜKSELSİN
Saraçhane'deki bir eylemde Cumhurbaşkanı'nın annesine yönelik sarf edilen çirkin ifadeleri de net bir şekilde kınayan Karakurt, “Ben koyu bir Atatürkçüyüm. Zübeyde Hanım’a yönelik hakaretlerde nasıl tepki gösterdiysem, Cumhurbaşkanımızın annesine edilen hakaretleri de aynı kararlılıkla reddediyorum. Devletin dili de, yönetenin dili de ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalıdır” dedi.
“ŞEFFAF, DÜRÜST, ADALETLİ BİR YÖNETİM MÜMKÜNDÜR”
Son olarak, “Adil bir yönetim kurmak için önce samimiyetle aynaya bakmak gerek” diyen Karakurt, hem halkı sağduyuya hem siyasetçileri sorumluluğa davet etti:
“Bu ülke bizim. Kim hata yapıyorsa adalet önünde hesap vermeli. Kim doğru yapıyorsa desteklenmeli. Bu, halkın gözünde güvenin yeniden inşa edilmesinin tek yoludur.”
