|
Tweet |
İlçenin vitrinine bakılarak gerçeklerin örtülemeyeceğini dile getiren Mat, sahadan net bir tablo çizdi. “Sarıyer denince akla boğaz, lüks siteler, pahalı mekânlar geliyor. Ama arka sokaklarda emekli geçinemiyor, asgari gelirle yaşayan aileler tutunamıyor. Bir ilçenin zengin görünmesi, halkının huzurlu olduğu anlamına gelmez,” dedi.
“Mahalle Kültürü Zayıfladı, Komşuluk Kayboluyor”
Sosyal yapının da ciddi biçimde zarar gördüğünü belirten Mat, manevi erozyona dikkat çekti. “Eskiden Sarıyer’de kapılar açıktı, sofralar paylaşılıyordu. Bugün insanlar aynı binada oturup birbirini tanımıyor. Oysa inancımız bize komşuyu emanet olarak görmeyi öğretir. Bu kopuş tesadüf değil, yanlış yönetim anlayışının sonucudur,” ifadelerini kullandı.
“Yaşam Pahalılaştıkça İnsanlık Ucuzladı”
Artan giderlerin insan ilişkilerini de olumsuz etkilediğini söyleyen Mat, meseleyi ahlaki bir çerçevede değerlendirdi.
“Bir baba çocuğuna harçlık veremiyorsa, bir anne pazardan eli boş dönüyorsa burada sadece ekonomi değil, vicdan sorunu vardır. Kul hakkının gözetilmediği yerde huzur olmaz,” diye konuştu.
Yerel politikaların Sarıyer’in gerçek ihtiyaçlarını karşılamadığını savunan Mat, eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü:
“Bu ilçede öncelik lüks projeler değil, mahallelinin yaşam şartları olmalıydı. Sosyal denge korunmadı, dar gelirli gözden çıkarıldı.”