|
Tweet |
Soysal, 31 Mart seçimlerinden sonra CHP’nin Türkiye’nin birinci partisi konumuna gelmesinin geniş bir toplumsal karşılık yarattığını vurgulayarak, “Türkiye’de sendikaların ve sivil toplumun etkisiz bırakıldığı bir dönemde, halkın sesi daha çok siyasette yankı buluyor. CHP’nin dirençli duruşu Keçiborlu’da da ciddi bir moral ve umut oluşturdu” ifadelerini kullandı.
Küçük ilçelerde oy tercihlerini sosyal yardımların belirleyebildiğini söyleyen Soysal, buna rağmen CHP’nin karşılaştığı tabloyu önemli bir başarı olarak değerlendirdi:
“Odun, kömür, indirimli elektrik, yaşlılık aylığı gibi sosyal yardımlara dayalı oy düzeni küçük yerlerde çok etkili oluyor. Buna rağmen son iki seçimde oyumuzu yüzde 50 artırdık. Özellikle kırsalda AKP ile aramızdaki farkı kapattık. Bugün köylerde kafa kafaya geldiğimiz bir oy potansiyeline sahibiz. Bu önemli bir göstergedir.”
Ancak bu yükselişin kalıcı olabilmesi için CHP’nin kendi içinde de daha disiplinli ve tutarlı bir siyasi çizgiye oturması gerektiğini söyleyen Soysal, parti teşkilatlarının niteliğine dikkat çekti:
“Partinin ciddi şekilde örgütlenmesi, politikalarının daha net hale gelmesi ve güçlü bir kadro yapısı oluşturulması gerekiyor. Parti içi eğitim şart. Sol dünya görüşüne sahip, kültürlü, donanımlı, entelektüel birikimi olan, devrimci kimliği güçlü kadrolar öne çıkmalıdır.”
Soysal, farklı siyasi çevrelerden devşirilen isimlerle oluşturulan ekiplerin partiyi zayıflattığını belirterek, “Sağdan soldan toplanan, parti kültürüyle bağı olmayan insanlar bir süre sonra ya itirafçı oluyor ya partiyi terk ediyor. Bu da örgütün gücünü kırıyor. CHP artık ALÖK ilkeleri çerçevesinde ulusalcı, devrimci, tutarlı bir politik hat geliştirmelidir. Parti içindeki çelişkiler azaltılmalı, kadroların direnci artırılmalıdır” dedi.
CHP’nin Keçiborlu’da yeniden güç kazandığını vurgulayan Soysal sözlerini şöyle tamamladı:
“Keçiborlu’da halk artık güçlü, tutarlı ve nitelikli bir siyasetin arayışında. Biz bu talebe cevap verecek örgütü ve politikayı inşa etmeye kararlıyız. CHP’nin hem ilçede hem Türkiye’de yükselişi, ancak sağlam bir kadro ve net bir ideolojik duruşla kalıcı hale gelir.”