Tweet |
"KIBRIS TÜRKLERİNİN HAKLARINDAN ZERRE TAVİZ VERMEDEN EGEMEN KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HAYAT BULACAKTIR!"
Mesajında, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının hürriyetine, varlığına ve bekasına adadığı ömrüyle unutulmaz bir devlet adamı olduğunu vurgulayan Nacar, Denktaş’ı rahmet, minnet ve saygıyla andıklarını belirtti. Nacar, “Ömrünü Kıbrıs Türklerinin hürriyetini yeniden kazanmasına, varlığına ve bekasına adayan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, hakkıyla mücadeleci, mücahit, devlet adamı Rauf Denktaş’ı rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz. Emaneti başımız gözümüz üstüne!” ifadelerini kullandı.
"KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN EGEMENLİĞİ ÖNCELİĞİMİZDİR"
Nacar, Kıbrıs adasının stratejik ve ekonomik önemine değinerek, yabancı güçlerin adadaki nüfuz girişimlerine dikkat çekti. Ada üzerinde demografik yapıyı değiştirmeye yönelik hamlelere karşı uyanık olunması gerektiğini ifade etti. Nacar, özellikle yabancı ülke üslerinin kurulmasına ve Kıbrıs Türklerinin hâkim unsur konumunun zayıflatılmasına yönelik oyunlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. “Denktaşların, Nalbantoğullarının, Küçüklerin, Mücahitlerin, Kahraman Mehmetçiklerin ve Hala Sultanların emaneti olan Kıbrıs, timsahın kuyruğu değildir! Şehitlerin tapuladığı vatan parçasıdır! Türkiye’nin Akdeniz’e açılan kapısıdır!” dedi.
"KIBRIS SORUNUNUN SEBEBİ AB VE BM’DİR"
Başkan Nacar açıklamasını, “Kıbrıs, coğrafi, ekonomik, denizaltı petrol ve doğalgaz kaynakları, Münhasır Ekonomik Bölgesi, stratejik ve askeri konum itibarıyla, Doğu Akdeniz’in ve Ortadoğu’nun merkezi konumundadır. Bu sebeple Ada’dan on binlerce km. uzaklıktaki emperyalist güçlerin dahi ilgi alanındadır. Kıbrıs’ın güvenliği, hem bölgenin hem de Türkiye’nin güvenliği için hayati olduğundan herhangi bir yabancı üs -İngiliz, ABD, AB, İsrail üssü- haline getirilmesine müsaade edilemez! Kıbrıs’ın demografik yapısının bozularak, Türklerin hâkim unsur konumundan azınlık durumuna düşürülmesine, İsrailleşmesine sebep olabilecek vatandaşlığa alımlar, yabancılara toprak ve mülk satışları veya yabancıların Türkler adına kurdukları şirketler üzerinden mülk satın almaları, liman veya üs inşa etmeleri sinsi oyunlarına karşı uyanık olunmalıdır! İkinci bir 1878 konumuna düşülemez!” diyerek sürdürdü.
"KTC İÇİN DİPLOMATİK ÇALIŞMALAR BAŞLATILMALI"
“Kıbrıs’ta 1878’den beri akan Türk kanı 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile durdurulmuş ve 1983’te KKTC’nin ilanı ile Kıbrıs sorunu sorun olmaktan çıkmıştır. Kıbrıs’ta 1974’ten beri bağımsız ve egemen bir Türk devleti vardır. BM ve AB, Yunanistan tarafını tutmaktan vazgeçmeli, adil olmalı, Kıbrıs’ta 1974 sonrası statüyü kabul etmeli, Kıbrıs Rum Yönetimini Kıbrıs’ın tek temsilcisi olarak tanımaktan vazgeçmeli, egemen Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de tanımalıdır.”
"EGEMENLİK HAKLARIMIZDAN TAVİZ VERİLEMEZ"
Kıbrıs’ta kazanılan diplomasi zaferlerine dikkat çeken Nacar, Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının korunmasının hayati önem taşıdığını belirtti.
2004’ten bu yana Ege Türk adalarını bile işgal eden Yunanistan’ın, Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci olarak nitelendirmesi, ‘yavuz hırsızın ev sahibini evden kovması’ndan başka bir şey değildir! Türk iktidarı ve diplomasi bunun cevabını Yunanistan’a en güzel şekilde uluslararası kamuoyu önünde vermek zorundadır! Türkiye egemen bir devlettir! Egemen bir devlet gibi dünya devletleri ile ilişkilerini sürdürmelidir. Kıbrıs sorununu çözeceğim derken şehit ve gazilerimizin canı ve kanı, diplomatlarımızın alın teri kazanımlarımızdan zerre taviz verilemez. Türkiye ‘Güven Arttırıcı Önlemler’ gerekçesiyle Doğu Akdeniz’de durdurduğu sismik araştırma ve sondaj faaliyetlerine yeniden başlamalıdır. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, İslam İşbirliği Teşkilatı, Türk Devletler Topluluğu, Şangay İş Birliği Örgütü, BRICS, AB ve BM tarafından tanınması için ilgili devletlerle bire bir diplomatik çalışmalar yapılmalıdır!”
Nacar, mesajını “Yaşasın Hala Sultanlar, Mücahitler, Denktaşlar! Yaşasın Tam Bağımsız Egemen Kıbrıs Türk Devleti!” ifadeleriyle tamamladı.