|
Tweet |
Gençlerin yurt dışına yönelmesini rakamlarla değil, psikolojiyle okumak gerektiğini belirten Balıkçı, “Bir ülkede gençler kendilerini bu topraklara ait hissetmiyorsa, mesele maaş ya da vize değildir. Mesele, adil bir gelecek tahayyülünün ortadan kalkmış olmasıdır. İnsanlar yalnızca daha fazla kazanmak için değil, daha adil yaşamak için de gider,” ifadelerini kullandı.
“Üretim Güçlü Olmazsa Sosyal Denge Kurulamaz”
Üretimin yalnızca ekonomik değil, toplumsal bir denge unsuru olduğunu vurgulayan Balıkçı, plansızlığın zincirleme sorunlara yol açtığını söyledi. “Üretici ne ekeceğini, ne zaman kazanacağını ve emeğinin karşılığını alıp alamayacağını bilmiyorsa risk almaz. Risk alınmayan yerde üretim düşer, üretim düştüğünde ise sosyal denge bozulur. Kooperatifleşme bu nedenle bir tercih değil, zorunluluktur,” dedi.
“Adalet Algısı Zayıflarsa Devlet Mesafeli Hale Gelir”
Adalet sistemi tartışmalarına farklı bir pencereden yaklaşan Balıkçı, sorunun yalnızca mahkemelerle sınırlı olmadığını ifade ederek şunları söyledi:
“Vatandaş, hakkını ararken yalnız kaldığını hissediyorsa adalet vardır diyemeyiz. Adaletin olmadığı yerde devlet büyür ama yakınlaşmaz; güçlü görünür ama güven vermez. Güven vermeyen devlet, uzun vadede ayakta kalamaz.”
Erdinç Balıkçı, Anahtar Parti’nin yaklaşımının; aidiyet duygusunu güçlendiren, üretimi sosyal denge unsuru olarak ele alan ve adaleti vatandaşın günlük hayatında hissedilir kılan bir yönetim anlayışına dayandığını belirterek, Türkiye’nin geleceğinin bu üç eksen üzerinde yeniden inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.