Hüseyin Karaman: “Orta Doğu’da Çatışma İhtimali Giderek Ciddileşiyor, Türkiye Gerekli Pozisyonu Almalıdır”

“Kritik Süreçte Sessizlik Tehlikelidir”

Karaman açıklamasında, Çin Komünist Partisi Askeri İstihbarat Servisi’nin yaptığı şu uyarıya dikkat çekti:
“Önümüzdeki üç gün içinde Orta Doğu’da büyük bir fırtına kopabilir. Bölgedeki tüm ülkelerin diplomasiye yönelmesini umuyoruz.”
Bu açıklamanın yalnızca bir öngörü değil, bölgesel güvenlik açısından ciddi bir alarm niteliği taşıdığını ifade eden Karaman, Türkiye’nin bu süreçte tarafsız kalmasının pasiflik anlamına geleceğini belirtti.
“Türkiye Cumhuriyeti, bu coğrafyada kader belirleyen bir devlettir. Krizler karşısında yalnızca izleyen pozisyonda olmak, hem itibar hem de güvenlik kaybına yol açar. Türkiye derhal diplomatik temaslarını artırmalı, savaş senaryolarına karşı bölgesel barışı savunacak bir duruş sergilemelidir.”

“ABD-İran Gerilimi, Yeni Bir Felaketin Fitilini Ateşleyebilir”

Zafer Partisi Rize İl Başkanı Hüseyin Karaman, Rusya Askeri İstihbarat Müdürlüğü'nün (GRU), “ABD birkaç gün içinde İran’a saldırabilir” öngörüsünü de hatırlatarak, bu ihtimalin sadece iki ülke arasında değil, çok aktörlü ve yıkıcı bir çatışma doğurabileceğini söyledi. El Cezire’ye konuşan üst düzey bir İranlı yetkilinin şu sözlerine dikkat çekti:
“Savaş tırmanırsa, İsrail’deki Dimona Nükleer Reaktörü meşru hedef haline gelecek. Daha önce hiç kullanmadığımız daha gelişmiş füzelerimiz var ve bunları kesinlikle kullanacağız.”
Bu açıklamaların Orta Doğu’da nükleer tehdit boyutuna varan bir çatışmanın habercisi olduğunu belirten Karaman, Türkiye’nin diplomasi yoluyla arabuluculuk rolünü üstlenmesi gerektiğini vurguladı.

“Zafer Partisi’nin Duruşu Net: Önce Barış, Önce Milli Çıkar”

Hüseyin Karaman, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Zafer Partisi olarak bizler, Türkiye’nin her koşulda milli çıkarlarını önceleyen, ancak barışı merkeze alan bir dış politika izlemesi gerektiğini savunuyoruz. Orta Doğu’da çıkabilecek bir savaş sadece sınır ötesi bir çatışma olmayacak, göç hareketlerinden ekonomik darbelere kadar birçok alanda ülkemizi de doğrudan etkileyecektir. Sessizlik çözüm değildir. Hükümetten beklentimiz, Türkiye’nin stratejik gücünü bölgesel barış için devreye almasıdır.”