Bugun...
SON DAKİKA

İl Başkanı İsmail Hakkı Çevik: ‘Öncelik Sırası Tersine Döndü; Toplumun En Ağır Yarası Görmezden Geliniyor’

“FABRİKA KAPANINCA İNSANLAR NEREDE ÇALIŞACAK?” Yerli ve Milli Parti Elazığ İl Başkanı İsmail Hakkı Çevik, şehirde gündem olan şarap fabrikası tartışmaları üzerinden istihdam gerçeğine dikkat çekerek, önce işsiz kalacak insanların düşünülmesi gerektiğini söyledi.
facebook-paylas
 Tarih: 15-12-2025 21:51:46

İl Başkanı İsmail Hakkı Çevik: ‘Öncelik Sırası Tersine Döndü; Toplumun En Ağır Yarası Görmezden Geliniyor’

“Bir fabrikayı tartışıyoruz ama o fabrikadan ayrılacak insanların nerede çalışacağını konuşmuyoruz. Osmanlı’nın son dönemlerinde Abdülhamit Han’ın kurduğu fabrikalar ülkenin dört bir yanında üretim yapar, her ne kadar Hristiyanlar şarap vs içse de, bazı Müslüman subay, yönetici vs kimseler de çok açıktan olmasa da içiyorlardı..Bu fabrikalardan vergi alınıyordu, tamamen yasak görülmemişti..Yani devletin kasasında bu gelirlerden gelen para vs  girdilerlerde vardı..Demek ki tamamen yasak mümkün görünmemiş ve meseke insanlara bu konularda sağlık ve inananlar içinde Yeşilay, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri sadece halkı eğitmekle yükümlüdür.. Yani bugün Elazığ’daki bir tesisin kaderi yalnızca ahlaki tartışmalarla belirlenemez; mesele istihdam ve toplumsal düzen meselesidir.”
Yakın zamanda Sn.Cumhurbaşkanı , faizi indireceğiz dedi, ekonomi felç oldu,neden ? Çünkü Türkiye Ekonomi' si bir köy ekonomisi değil, kaldı ki köy bütçeleri dahi ülkeye, ülke ekonomisi dünyaya entegre bir durumdadır..Rahip Bronson' u bıraktırdım diyen Tramp, 'Türkiye' nin ekonomisini sarstık ve başka şeylerde yapınca, Türkiye dayanamı, Rahip Bronson' u bize teslim etti'  dedi ..
Görüyoruz ki Peygamberin kurduğu site devleti, aslında en önemli olan şeyin tefeciliği engeklemek olduğu ve Kitap' ta ,özellikşe tefecilerden nefretle ' Allah' a ve Resulü' ne savaş açmışlar' olarak belirtilmektedir..
Demek ki vatandaşın çok acil mecbur aldığı krediye verilen kredi dönüş faizi aldığı konudan ziyade tefecilik dehşet bir durum görülmüştür..Çünkü insanlar bozuldukça borca sadıklık halmaz, ahlak bozulursa harcama da sefih kimselerce çok abartılır ve sonuç, borç veren ezilir..Bu nedenle geldiğimiz durum budur.. Özenti,toplumu ifrata sürükler ve borç alma ahlakı zayıflar, dürüst olmayanlar, maddi durumu çok iyi olsa bile borcunu ödememeyi bir erdemlik veya adamlık zanneder olunca ceza faiz kaçınılmaz.. Devlet, maalesef mevduat faizlerini de artırmakla doları düşürmek zorunda kaldı.. Demek ki peygamber Medinesi' nde para yok, malla mal alınıyordu, altın ve gümüş vardı..Enflasyon çok mini kalırdı..Bu nedenle pahalılık olsa bile  altın gümüş ona yakın değerliydi..Peygamber ve Halifeker siyasi hükümrandı ve Medine Devleti' ne Roma, Pers müdahale edemiyordu ki o zamanlar da genelde altın hümüş sikkeler vardı, böyle faizi ilgikendiren para veya fahiş fiyat yoktu..
Demek ki şu anda para varsa faiz de olmakta ve siyasi küresel güç olmadan faizi kendi mantığınla çözemezsin, insan her yerde insan ve kötüler daha çok..Demek ki gelişmekte olan bir ülke ve dışa bağımlı ülkeker, dünya bankaları ile de endexli çalıştığından para politikaları yabancı paralara göre de etkilenmekte..Yani Allah, alım,satım modelini sunmuş, ama altın ve gümüşe göre..Tefeciliği bunlar üzerinden haram kılmış..O halde para üzerinden ceza faizleri başka, baştan faizle peşin anlaşarak verilen başka..Tefecilik bu ve insafsızca uygulanan faizlerin temeli para birimlerindeki dolar ve küresel dengesizlikliklerdir..Bu durumda siyasete global anlamda hakim değilsin, ama 'paraya hakimim faizi indiririm '  diyorsan ya bu işten anlamıyorsunuz, ya da halkın manevi duygularıyla oynamaktasınız ve gerçeklerden kaçıyorsunuz..
Evet, inanan bizler, insanı inciten neyse onun zulm olduğunu bileceğiz ve önce çuvaldızı kendimize batıracağız..Sonra imkanlar nispetinde, ticari ahlaka sahip , ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız ve  ticaret,alışverişte  borçlanma vs de ona göre yapılacaktır ki, kişi fahiş borçlanmalara düşmesin..
Şu anda halk bu anlamda dehşet bir şaşkınlık içinde, fahiş garcama yapan da ağlıyor,kredi şu bu için,borçta alamıyor artık..Bu anlaşılabilir, peki helal çalışan kimselerin durumu ne olacak? Ne ticaret yapabiliyor, ne zaruri ihtiyaçlarını karşılayabiliyor, zaten onun faizle işi yok, ama sen onu uzun vadeli kredi kartı vs ile borçlanmaya mecbur bırakınca nassları çiğnemiş olmuyor musun? O insanları günaha sokmuyor musun? Yani günaha teşvik eden sensin? Nass deyip, hiçbir uyarlama da yapamayan sen ki, zaten o fikirle, o bilgiyle  bu işler olmaz..
Demek ki ekonomide hem dini, hem de yeni bankacılık,iktisat, ekonomi ve finans konularında bilinçsiz olunca temelden çöküşü hazılayan böylece yöneticiler olacaktır.. Tabii ki dünya siyasi ve ekonomiyi göz önüne almadan konuşmak, peygamberlerin sanki yanlış işler yapmış, yanlış düzenlemeler yapmış gibi inançlı insanları dahi günaha sokma gibi bir yönlendirme yapılıyor..Bilerek bilmeyerek..
Siyasal, ekonomik güç küresel boyutta olmadığında, temel dini, örfi konularda dahi çok şaşkın akla aykırı işler söyler ve yapmaya kalkıyoruz, bu avami hamasi bilgiler toplumu yiyip bitiriyor..
O halde işi bilenler konuşmalı ve işi bilen ehliyetli kimselerde zamana,mekana ve imkanlara  göre yürütmeyi de sağlamalıdır..

“DEVLETİN VERGİ GELİRİ BİR TEK BURADAN MI GELİYOR?”

Türkiye’de vergi düzeninin tartışmalarla birlikte çift yönlü bir çelişki doğurduğunu söyleyen Çevik, devletin yalnızca içki üretiminden değil, çok daha problemli alanlardan da gelir aldığına dikkat çekti.
“Devlet yalnızca şarap fabrikasından mı vergi alıyor? Hayır. Açık açık söylemek zorundayım: Fuhuş sektöründen vergi alınıyor. Sanal bahis ve kumardan vergi alınıyor. Hatta sanal faaliyetlerde adı geçen bazı üst düzey isimler kamuoyuna yansıdı. O halde mesele yalnızca içki değil; vergi düzeninin bütününe bakmak, çelişkileri görmek zorundayız.”
Mesele bütünüyle ele alınmadan yaya kalır, toplumu çıkmaza sokarız..

“AHLAKİ SIRALAMA TERSİNE DÖNMÜŞ DURUMDA”

Çevik, toplumda ahlaki hassasiyetlerin gündeme getirildiğini ancak öncelik sırasının tamamen tersine çevrildiğini ifade etti.
“Eğer ahlaki ve inanç değerleri konuşulacaksa önce A maddesine bakmamız lazım. Kumar, fuhuş, uyuşturucu, aileleri dağıtan ekonomik sıkıntılar… Bunlar toplumun en ağır yarası. Ama biz kalkıyoruz Z’den başlıyoruz, A’yı görmüyoruz. Bu sıralama felakettir.. Daha büyük yanlışların  habercisidir..Yani, sorunları çözemediğimiz gibi büyütüyoruz.”

“ÖNCE TOPLUMU EN ÇOK ZARAR GÖREN NOKTADAN TEMİZLEMEK ZORUNDAYIZ”

Çevik, toplumun dağılma noktasına geldiği yerin ekonomik krizle birleşen ahlaki çöküş olduğunu vurguladı:
“Bugün sokaklara düşen gençlerin, dağılan ailelerin temelinde ekonomik baskı ve kolayca erişilen kötü alışkanlıklar var. Siz önce bunları kapatacaksınız. Gençleri bu bataklıktan kurtarmadan diğer tartışmaların hiçbir anlamı yok. Dinimizde bile önce zarar veren şeylerden başlayın denir. Bugün en büyük zarar, gençlerimizi esir alan bu alanlardadır. Tabii ki bir imkan bulan toplumda halkı özendiren işlerde ,gösterişlerde  gençlere yansıtılınca, çocuklar, gençler bu işten çok etkilenmekte, yani ahlaklı aile zengin olsa bile topluma örnek olabilmekte, ama kendini bilmez üç kuruş kazanan, yediğini içtiğini, giydiğini halkın gözüne sokmaktadır.. Ekonomik orta alt kesim bir birine yakınlaştırıcı çalışmalar yapılmalı, toplum zengine, küresel iş yapanların yeme içme eğlenmesine özendirilme durumları böylece ortadan kaldırılabilir..
Üstüne üstlük en büyük çürütme fesat kaynağı, bugün bilinçsiz veya art niyetli medya,basın araçlarıdır ki bu on kat yüz kat bu zulümlere halkı çekiyor..Halkın gözüne gözüne sokulan  müfsit televizyon yayın,haber ve dizilerinde dahi bu anlamsız sunumlar yapılmaktadır..İşte  devlet, bu anlamda ciddi bir yayın poltikası da geliştirmelidir. Bunu yapmakla basın yayın  susturulmuş olmaz, bilakis bu faydalı, hükümeti diğer konularda basında yayında bir  eleştirme varsa, burada baskı olursa ancak bu  basın ve yayını susturma addedilme olarak sayılmalıdır"

“İÇKİ KONUSU BİLE YILLAR İÇİNDE TEDRİCİ OLARAK YASAKLANMIŞTIR, ÇÜNKÜ ALIŞKANLIKLARDAN KOLAYCA ÇIKILMADIĞI GİBİ, İSLAM DÜNYASI VE YAHUDİLER HARİÇ ALTI MİLYAR İNSAN, ALKOLÜN GÜNAH OLMADIĞINI VEYA İNANMADIĞINI, ANCAK AŞIRI İÇMENİN ZARARLI OLDUĞUNA İNANMAKTALAR.. BİR DE MÜSLÜMAN OLUP, FARKI YORUMLAR ÇIKARAN FARKLI KESİMLER VAR VE TABİİ Kİ ALKOLÜN DİNEN DE SAĞLIK AÇISINDAN YANLIŞ BİR İÇECEK OLDUĞUNA İNANMAKLA BİRLİKTE İÇEN OLDUĞU GİBİ ,RAMAZAN HARİCİ İÇENLER VAR.. BUNU BİLİP, ONA GÖRE EĞİTİM, SOSYAL, PSİKOLOJİK VE YÖNETSEL YÖNTEMLER GELİŞTİRMELİYİZ”

Çevik, dinî referansların da doğru anlaşılması gerektiğini hatırlatarak açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Alkol meselesi bile bir anda değil, tedrici olarak yasaklanmıştır. Çünkü toplumsal gerçeklik göz ardı edilmemiştir. Bugün biz ise en ağır tehlikeyi bir kenara koyup ve bir de insanlığın ekserisini göz önüne almadan işi ele aldığımız gibi, en son sıradaki tartışmalarla meşgul oluyoruz. Bu konularca hiçbir ciddi eğitim çalışması olmadan, bu tepeden yasaklamaya geçiyoruz.. 
Yani demem o ki; Önce toplumu çökerten bataklığı kapatacağız, sonra diğer konuları konuşacağız. Sıralama doğru kurulmadan hiçbir sorun çözülemez.”

Etiketler

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER GÜNDEM Haberleri
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
  • SON YORUMLANAN HABERLER
  • SON YORUMLANAN VİDEOLAR
  HABER ARŞİVİ
  HAVA DURUMU
  NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
  HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI