![]() |
Tweet |
İklim Kanunu’nun yalnızca çevresel hedefleri değil, aynı zamanda üretim modelini ve tarımın geleceğini ilgilendiren köklü bir dönüşüm içerdiğini vurgulayan Mutlutürk, “Toprağın bereketine hükmeden değil, toprağın sesine kulak veren bir yönetim anlayışı şarttır” ifadelerini kullandı.
Kanunun, küresel anlaşmalar doğrultusunda hazırlanmasının Türkiye’nin bağımsız tarım politikaları açısından risk taşıdığını belirten Mutlutürk, şunları kaydetti:
“Üretim planlamasının merkezine iklim hedefleri yerleştirilirken, yerli çiftçinin gerçekliği göz ardı edilmiştir. Küresel baskılarla şekillenen her yasal düzenleme, ister istemez yerli üretimi zayıflatır. Bu nedenle, tarımı dolaylı şekilde sınırlandıracak hiçbir düzenleme ‘milli’ sıfatını taşıyamaz.”
Mutlutürk, açıklamasının sonunda hükümete çağrıda bulunarak, İklim Kanunu'nun yeniden gözden geçirilmesini, yerli üreticiyi önceleyen şeffaf ve katılımcı bir süreç işletilmesini istedi. “Milletin sesi susturularak doğa korunamaz. Çiftçinin alın terini dikkate almayan her adım, uzun vadede hem üretimi hem de geleceğimizi tehdit eder” ifadeleriyle değerlendirmesini tamamladı.