![]() |
Tweet |
“İKİ TAŞI KALE YAPTIĞIMIZ GÜNLER GERİDE KALDI”
Sadettin Dağ, kendi çocukluğundan örnek vererek mahalle kültürünün sporla nasıl iç içe olduğuna vurgu yaptı:
“Biz çocukken sokakta iki taşı kale yapardık. O zamanlar mahallede top oynayacak yer de vardı, güvenlik de. Şimdi ise ne sokakta oyun oynanabiliyor ne de çocuklar güvenle dışarı çıkabiliyor. Sokaklar artık araçlarla dolu, trafik yoğunluğu had safhada. Bu şartlarda çocukları spora yönlendirmek için onların gözünün önünde sahalar inşa etmemiz şart.”
“SPOR TESİSİ GÖRÜNÜR OLURSA, SPORA KATILIM ARTAR”
Dağ, sporla ilk temasın görsellikle ve erişimle başladığını belirtti:
“Bir çocuk yürüdüğü yolda bir pota görürse, içinden bir gün basketbol oynamak geçebilir. Ama onu hiç görmezse, zihninde de yer edinmez. Bu yüzden spor tesisleri şehrin merkezinde olmalı. Semt sahaları, çocukların spora katılımını teşvik edecek en etkili araçtır.”
“ŞEHİRDE ARAÇ VIZIR VIZIR, ÇOCUK İSE YER BULAMIYOR”
Sadettin Dağ, ekonomik sıkıntılardan şikayet edilirken bireysel araç sahipliğinin artmasına da dikkat çekerek, mevcut yaşam düzeninin çocukların hareket alanını daralttığını ifade etti:
“Eskiden sokakta 30 dakikada bir araba geçerdi, şimdi 30 saniyede üç araç geçiyor. Çocuklarımızın sokağa çıkma özgürlüğü kalmadı. Ama biz hâlâ sporun içine doğmasını bekliyoruz. Onlara güvenli, kolay ulaşılabilir alanlar sunmadan spora yönelmelerini beklemek hayalciliktir.”
“GENÇLERİ SOKAĞA DEĞİL SAHAYA ÇEKELİM”
Dağ, açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Bu haberin kaç kişiye ulaşacağını bilmiyorum ama bir yetkili duyar ve bu sese kulak verirse, belki bir şehirde, bir mahallede bile olsa bir çocuk için bir saha açılır. O çocuk sokağa değil sahaya gider. O yüzden çağrımız net: Spor tesisleri sadece dış çepere değil, şehir merkezine, çocukların ayağına gelmelidir.”