![]() |
Tweet |
“Seçmenin Emaneti Siyasi Çıkarların Malzemesi Olamaz”
Uzun, seçimle göreve gelen belediye başkanlarının kısa sürede farklı partilere geçmesinin, halkın güvenini zedeleyen ve demokrasiye gölge düşüren bir tutum olduğunu vurguladı. “Sandıktan çıkan irade, seçmenin verdiği bir emanettir. Bu emaneti şahsi hesaplarla başka bir siyasi yapıya taşımak, halkın iradesini yok saymak demektir” dedi.
Özgür Özel’in “Adalet’te borsa algısı” açıklamasına değinen Uzun, yargının güvenilirliğinin tartışmaya açılmasının toplumda derin bir güven erozyonu yaratacağını ifade etti. “Adalet, inişli çıkışlı piyasa değerleri gibi algılanamaz. Yargıya güvenin zayıflaması, devletin en sağlam direğini yıpratır” şeklinde konuştu.
“Baskı ve Müdahaleler Demokratik Alanı Daraltır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özgür Özel’e açtığı manevi tazminat davasına da değinen Uzun, bu tür girişimlerin muhalefeti susturma aracı olarak görülmesinin demokratik siyasete zarar verdiğini belirtti. “Demokrasi, farklı fikirlerin özgürce ifade edilmesiyle güçlenir. Hukuk, siyasi rekabetin baskılanması için kullanılmamalıdır” dedi.
“Yerel Yönetimlere Müdahale, Seçim Sonuçlarını Hükümsüz Kılar”
Uzun, yerel yönetimlerin doğrudan halkın iradesiyle belirlendiğini hatırlatarak, “Belediye başkanları ve meclis üyeleri halkın temsilcileridir. Onların iradesine yönelik her müdahale, seçim sonuçlarını geçersiz kılmak anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
Sebahattin Uzun, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Halkın iradesine sadakat, adaletin bağımsızlığı ve ilkelerden taviz vermeyen bir siyaset; güçlü bir demokrasinin temel taşlarıdır. Bu değerler zayıfladığında, ülkenin geleceği de tehlikeye girer.”