![]() |
Tweet |
Olayın merkezinde, İslahiye Devlet Hastanesi'nde düzenlenen ve İslahiye Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından onaylanan ilk raporlar bulunuyor. Bu raporlarda, "kafa tasında 3. derece kırık" ve "hayati tehlike" bulunduğu belirtilmiş ve şüpheli Refik Deli Ali hakkında tutuklama kararı verilmişti.
Ancak 18 Eylül 2025 tarihinde Gaziantep Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen 27792288 sayılı raporda, aynı kişide kafa tası kırığına rastlanmadığı ve hayati tehlike bulunmadığı ifade edildi. Bu çelişkili rapor, önceki belgelerin doğruluğunu sorgulatan ciddi şüpheler doğurdu. Yeni raporun dosyaya girmesiyle birlikte Refik Deli Ali, 71 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.
Yaşanan gelişmeler üzerine mağdur taraflar, İslahiye Kaymakamlığı'na, Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve ayrıca Adalet, Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları'na resmi suç duyurusunda bulundu.
Refik Deli Ali ve Remzi Çıngı'nın Avukatı Bekir Sönmez tarafından sunulan şikâyet dilekçesinde;
Fevzullah Çıngı, Muammer Çıngı, Esra Çıngı, Dr. Ebrugül Taş ve ATK Uzmanı Dr. Fatma Esen Gülle hakkında "resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, kamu görevlisinin yükümlülüklerini ihlal etme ve iftira" suçlamaları yöneltildi ve idari soruşturma talep edildi.
Şikâyet dilekçesinde şu iddialar öne çıktı:
Ayrıca dilekçede, İslahiye Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Esra Çıngı'nın eşi Muammer Çıngı'nın başka bir dava dosyasında azmettirici olarak adı geçtiği, kardeşi Fevzullah Çıngı'nın ise aynı dosyada şahit olarak gösterildiği belirtildi.
İddialara göre, bu süreçte Refik Deli Ali duruşma çıkışında takip edilerek darp edildi.
Öte yandan, Gaziantep Şehir Hastanesi'nin son raporunun ardından İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 2025/52 ihbar dosyası açıldığı ve sürecin incelemeye alındığı açıklandı.
Hukukçular, böyle bir çelişkinin masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı açısından son derece kritik olduğunu belirtiyor. İlk raporların tutuklama kararına dayanak yapıldığı, ancak son raporun bu temeli çürüttüğü vurgulanıyor.
Uzmanlar, "Tıbbi raporlar adaletin en önemli dayanaklarındandır. Yanlış ya da hatalı raporlar yüzünden insanların özgürlüğü kısıtlanıyorsa, bu durum hukuk devleti ilkesini zedeler" yorumunda bulunuyor.
Vatandaşlar ve hukuk çevreleri, raporlar arasındaki bu çelişkinin nedenlerini ortaya çıkaracak şeffaf ve kapsamlı bir soruşturma talep ediyor.
İslahiyeli vatandaşların hastaneye ve resmi kurumlara olan güveninin bu süreçle sarsıldığı konuşuluyor. Yetkililerin, özellikle sağlık personeli ve adli tıp uzmanları hakkında ileri sürülen iddiaları aydınlatmak için hızlı ve etkili adımlar atması bekleniyor.