![]() |
Tweet |
“Uluslararası Raporlar, Krizin Sıcak Çatışmaya Dönüşebileceğini Gösteriyor”
Tarık Akın açıklamasında, Çin Komünist Partisi Askeri İstihbarat Servisi’nin “Önümüzdeki üç gün içinde Orta Doğu’da büyük bir fırtına kopabilir. Bölgedeki tüm ülkelerin diplomasiye yönelmesini umuyoruz.” ifadesine dikkat çekti. Çin ve Rusya’dan gelen bu uyarıların göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade eden Akın, şunları kaydetti:
“Hem Çin hem de Rusya gibi büyük güçlerin askeri istihbarat birimleri açık şekilde bölgede bir savaş senaryosu öngörüyorsa, Türkiye bu süreçte pasif bir izleyici değil, aktif bir diplomatik oyuncu olmalıdır. Zafer Partisi olarak, hiçbir ülkenin egemenliğine müdahale etmeyen, ancak ülke çıkarlarını ön planda tutan bir dış politika çağrısını tekrar ediyoruz.”
“ABD-İran Gerilimi Sıcak Temas Noktasına Yaklaştı”
Akın, Rusya Askeri İstihbarat Servisi’nin (GRU), “ABD, birkaç gün içinde İran’a saldırabilir” yönündeki raporuna da değinerek, olası bir ABD-İran çatışmasının yalnızca bu iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi doğrudan etkileyeceğini vurguladı.
Açıklamasında İranlı üst düzey bir yetkilinin El Cezire televizyonuna yaptığı şu ifadeye de yer verildi:
“Savaş tırmanırsa, İsrail’deki Dimona Nükleer Reaktörü meşru bir hedef haline gelecek. Daha önce hiç kullanmadığımız daha gelişmiş füzelerimiz var ve bunları kesinlikle kullanacağız.”
Bu açıklamanın hem psikolojik hem stratejik bir mesaj taşıdığını belirten Akın, “Ortadoğu’nun merkezine nükleer tehdit gölgesi düşmüştür. Türkiye derhal hem BM nezdinde hem İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı) çatısı altında diplomatik öncülük rolü üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.
“Milli Güvenlik Açısından Sessizlik, Risk Oluşturur”
Tarık Akın, Türkiye’nin mevcut dış politika yaklaşımının sessiz kalmayı tercih ettiğini ancak bu tutumun ilerleyen süreçte ciddi güvenlik sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Sınırlarımızın hemen ötesinde bir savaş patlak verirse, bu sadece diplomatik değil, aynı zamanda insani ve ekonomik krizler zincirini de beraberinde getirecektir. Türkiye bu krizleri bekleyerek değil, engelleyerek çözmelidir. Bu nedenle hükümete çağrımız nettir: Tarafsız ama etkili bir diplomasi yürütülmeli, kriz daha da derinleşmeden önleyici adımlar atılmalıdır.”