|
Tweet |
Çevik, üzümün bir kısmının ihracata, bir kısmının ise şarap fabrikasına gittiğini hatırlatarak, “Vatandaş ürününü nereye vereceğine kendi inancı ve tercihiyle karar veriyor. Kimi ihracata veriyor, kimi fabrikaya. Devletin görevi dayatma değil, üretimi ve istihdamı desteklemektir.” dedi.
“VATANDAŞI ZORLAYAMAZSINIZ, LAİK ÜLKEDE YAŞIYORUZ”
Şarap fabrikası etrafında yürütülen tartışmalara değinen Çevik, laiklik vurgusu yaparak şunları kaydetti:
“Şarap fabrikasına veren üreticinin kendi inanç dünyası, kendi tercihi vardır. Diğer üretici başka yere verir. Siz vatandaşı zorlayamazsınız. Laik bir ülkede yaşıyoruz. Devlet, vatandaşın inancını ve hayat tarzını şekillendirmekle değil, hukukun çerçevesini çizmekle yükümlüdür.”
“ASIL TEHLİKE KUMAR, FUHUŞ VE UYUŞTURUCU”
Çevik, toplumsal çürümenin asıl kaynağının görmezden gelinen başka alanlar olduğuna dikkat çekti:
“Bugün kumarhaneler açık, sanal kumar yaygın, fuhuş sektörü toplumun her yerinde ayrı bir yara. Uyuşturucu ise gençlerimizin geleceğini yakıyor. Göstermelik birkaç tutuklamayla bu sorun çözülmüyor. Herkes biliyor ki Türkiye, uyuşturucunun transit geçiş güzergâhlarından biri olarak konuşuluyor. Eğer gerçekten ahlaktan ve nesilden söz edeceksek, önce bu büyük tehlikelerle yüzleşmek zorundayız.”
“ÖNCELİK GENÇLERİ VE MAĞDUR AİLELERİ KURTARMAK”
Gençlerin kumar, fuhuş ve uyuşturucu batağından çıkarılmasının hem insani hem de vicdani bir zorunluluk olduğunu belirten Çevik, öncelik sıralamasının doğru yapılması gerektiğini ifade etti:
“Dinimizde de hayatın gerçeklerinde de bir öncelik sıralaması vardır. Önce en çok ezilen, en çok canı yanan kesime el uzatırsınız. Bugün o kesim; uyuşturucuya, kumara, fuhuş bataklığına itilmiş gençlerimiz ve onların perişan aileleridir. Önce bu çocukları kurtarmak, bu aileleri ayağa kaldırmak devletin birinci vazifesidir. Bundan kaçıp şarap fabrikası tartışmasına sıkışmak, öncelikleri karıştırmaktır. Yani bu palyatif yaklaşım, mütedeyyin insanlara bi taraftan şirin görükürken, diğer taraftan AK Partili oksun,başka partili olsun her kesimden hem de üst düzey siyasi, haberci, spor camiasından bu kimseler ve çocukları dahi feci bir doygunluk ve doyumsuzluk dengesizliği içinde, vatandaşı zaten unutmuş durumda olup, dikkatleri başka yönlere çekiyorlar..Niye İzmir' de, Antalya' da, Antep' te şarap,alkol helalde, Elazığ' da mı haram !? Evet, din uyuşturucu, sarhoş edici kavga ve kazalara sebep olucu, akciğer,karaciğer,beyine zarar veren her zararlı şeyin sağlığa zararlı olduğunu buna karşı dikkatli olunması gerektiğini emrediyor, biz bundan bahsetmiyoruz, bazı bütüncül düşünmeyen saf vatandaşı ayartma politikasının çok yanlış sonuçlar doğuracağından bahsediyoruz..Siz ayrı Üzüm Siloları da koyun, çiftçiden fiyatı makul alım yapın, ama diğer kesimleri dışlamadan vatandaşa laikliğin eşit yaklaşımlarınıda uyarayın..Çünkü başkalarıda laikliği dinsizlik ve İslam' a inancı reddetmek olarak anlıyor.. O halde bizler makul olan ne ise, vatandaşı dışlamadan çözüm üretmeliyiz.”
“ÜZÜM ÜRETİCİSİNİ DE GENÇLERİ DE KORUYAN BÜTÜNCÜL POLİTİKA ŞART”
Çevik, üzüm üreticisini destekleyen, istihdamları genişletmek ve isteyenin istediği yere ihracatını yapmasına da mani olmamak ve aynı zamanda gençleri zehirleyen ağlara karşı kararlı mücadeleyi esas alan bütüncül bir politikaya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak yürütülmesi gerektiğini vurguladı..Şimdi Peygamber, Haraç ve cizye akdığı ğayri müslimlerin kazancı içinde alkol yok muydu? Vardı tabii ki? O halde, vergi alınırken eğer kendi inançlarına göre hangi konuda ithakat ihracat yapılıyorsa o gelirlerden de vergi alınır..Zekat farklıdır..İnanmıyorsa helal harama , o kimselerden zekat zaten alınmaz.. Vergi başka bir şeydir..Yani zekat, sadece iman eden kimselerden alınır, başkalarından alınmaz. Yeri gelse zulüm etmeyen gayri müslime zekat verilir o da başka.." Müellefe- i Beyne Gulub" hükmüne giren gayri müslime de zekat verilmektedir, çünkü onlar insanlığa kazandırmak amaç edilmiştir..
Bunun yanında alkol kullanan da , en azından dinen günah olan bir şeyi işlese de, o kimse inanan olmaktan çıkmaz, günahı, suçu neyse ona göre bir karşılığı vardır..Bu da başka..Ama laik devlette bu da yoktur..
Devlet hangi mekan olursa olsun, domuzu tamamen yasaklayamıyorsa, o ülkede domuz ticareti yapılıyorsa o ticaretten vergi alacaktır.. Biliyoruz ki Türkiye de ve başka İslam Ülkeleri' nde domuz eti ithalat ihracatı yapılıyor..O halde laik devlet olsun, İslam Hukuku işlesin, ticaret varsa vergide vardır, bu caizdir, bilinmelidir..
Son olarak ÇEVİK, sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz Yerli ve Milli Parti olarak hem üreticimizin emeğini hem de gençlerimizin geleceğini bir bütün olarak, ama eğiterek, dışlamadan şefkatle vatandaşlarımıza yaklaşıp onları koruyan adil ve tutarlı bir çizgiyi savunuyoruz. Ülkenin gerçek gündemi budur; bu ve buna benzer konuları konuşmaktan kaçan hiçbir anlayış, milletin vicdanında karşılık bulamayacaktır.”