![]() |
Tweet |
Söz konusu maddeyle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yurt dışı teşkilatının, bakanlıklarda olduğu gibi ataşelik ve müşavirliklerden oluşacak şekilde düzenlenmesine dikkat çeken Yontar, Diyanet’in yurt dışında gereğinden fazla personel görevlendirdiğini ve bunun gerekçesinin açıklanmadığını belirtti.
Yontar, konuşmasına şöyle başladı: “210 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi hakkında söz aldım. Bu maddeyle, Diyanet İşleri Başkanlığı yurt dışı teşkilatının bakanlıklarda olduğu gibi ataşelik ve müşavirliklerinden oluşması şeklinde düzenlenmektedir. Aynı zamanda Diyanet, yurt dışında gereğinden fazla personel çalıştırmakta, bunun nedenini de maalesef ki açıklamamaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ne iş yapar, görevi nedir, kim tarafından, neden kurulmuştur? Çok şükür ki vatandaşlarımızın çok büyük bir bölümü Diyanet'in Atatürk tarafından kurulduğunu ve Atatürk'ün herkesin okuyup anlayabilmesi için Kur'an-ı Kerim'i Türkçe'ye çevirttiğini biliyor.
Şayet bugün milletin alnı özgürce secdeye değiyorsa, camilerde özgürce hutbe okunabiliyorsa bu, Atatürk sayesindedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm imkânlarını kullanarak milyonluk makam araçlarına binip gezenlerin sahip oldukları tüm makamları borçlu oldukları kurucu liderlerini saygıyla, sevgiyle ve minnetle anmaları gerekirken millî ve dini bayramlarda ve cuma hutbelerinde Atatürk'ten hiç bahsetmemeleri milletin maneviyatından ve hissiyatından ne kadar uzak olduğunu göstermektedir."
“ÜLKE EKONOMİK KRİZLE BOĞUŞUYOR!”
Yontar konuşmasının devamında: "Ülkemiz ekonomik krizle boğuşurken, vatandaşlarımız yoksulluk altında inim inim inlerken Diyanet İşleri Başkanlığı'na 130 milyarlık bütçe ayrılmıştır. Bu bütçeyle Diyanet; İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Bakanlıklarını geride bırakmıştır. Bu yetmezmiş gibi, yıl sonlarında diğer bakanlıkların bütçelerinden Diyanet'e kaynak aktarılmaktadır. 'Bir lokma, bir hırka...' felsefesini savunan Diyanet İşleri Başkanı, 'Bana bir Audi'yi çok gördüler' diyerek, 'Kur'an kurslarında bir tuğlası olana cennette ev verilecek' söylemiyle de haddini aşmıştır.
Hepimiz 'Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz' diye yola çıkanların toplumu ne hâle getirdiklerini görüyoruz. İmansız bir gençlik yarattıkları gibi ahlaken de toplumsal çöküşü görüyoruz. Ahlak imandan bağımsız değildir, gençliğin ahlaklı olması en az imanlı olması kadar önem arz etmektedir.
Din, iman diyerek Türkiye'yi soyup soğana çevirenlerin, hırsızlık yapanların, ahlaksızlık yapanların hepsi gençlerimize kötü örnek teşkil etmektedir. Son yapılan bir ankete göre, aile fertleri bir yere gitmek zorunda kalırlarsa çocuklarını teslim etmeyecekleri meslek grubu olarak Diyanet'i (din adamlarını) göstermişlerdir. Diyanet İşleri Başkanı'nın oturup bunu düşünmesi gerekmektedir" dedi.
“ANAYASAYA AYKIRI İFADELER KULLANILIYOR.”
Yontar konuşmasında "Ay başında bir hutbede geçen 'Kadın-erkek arkadaşlığı kişileri zinaya sürükler' şeklindeki ifade Anayasa'mızın ikinci maddesinde güvence altına alınan laiklik ilkesine ve kurumun kendi varlık sebebine aykırıdır. Diyanet'in Atatürk'ün mirasına sadık kalmak yerine halkın yaşam tarzına müdahale eden ve özellikle de kadınları hedef alan açıklamalarından bıktık.
Bu açıklamalar toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef almakta, kadınları ötekileştirmekte ve şiddeti körükleyerek özellikle genç kadınları hedef hâline getirmektedir. Bu yüzden, ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri sona ermemekte, hatta gün geçtikçe daha da çoğalmaktadır. Diyanet'i ciddiyete, laikliği hedef alan açıklama yapmamaya ve en önemlisi, cemaat ve tarikat diliyle değil, cumhuriyet diliyle konuşmaya davet ediyorum.
19 Mart ile başlayan darbenin üzerinden yetmiş gün geçti. İki gün önce yapılan beşinci dalga operasyonuyla, yine önceden hazırlanmış, içi boş metinlerle 46 kişi gözaltına alındı, 25 kişi de tutuklandı. Adalet Bakanı zaman zaman 'Kimse adalet sistemimiz hakkında güven zedeleyecek açıklamalar yapmamalıdır' diyor. Peki, bu gözaltılar ve tutuklamalar neye istinaden yapılıyor?" dedi.
Yontar: "Herkes yaşananların farkındayken siz çıkıp nasıl hukuk devletinden bahsedebiliyorsunuz?
FETÖ'yle mücadele ederken Zekeriya Öz'ün altına zırhlı Mercedes'i biz mi tahsis ettik?
Dijital kumpaslarla insanların hayatını karartan FETÖ'cü zihniyeti unutmadık ve asla da unutmayacağız. Kasası olarak bahsettiğiniz ve Ergenekon kapsamında tutuklattırdığınız Kuddusi Okkır'ın yokluk içinde vefat ettiğini unutmuyoruz. Hocanızın öğrettiği taktiklerin üzerine koyarak, hukuk kurallarını hiçe sayarak adalet sistemine seviye atlattınız.
Yargı bu hâldeyken bizden susmamızı beklemeyin!
Değerli Cumhur İttifakı vekilleri, temmuz ayında yapılacak maaş zammını yapmamak adına belirlenecek altı aylık enflasyon oranını düşük tutacağınızı biliyoruz. Size enflasyonun gerçek hâlini TÜİK'e değil, çarşıya, pazara giden insanlara sorun diyor ve Genel Kurul'u saygıyla selamlıyorum." diyerek sözlerini tamamladı.