|
Tweet |
Milli Görüş’ün 1969 yılında “Önce Ahlak ve Maneviyat” ilkesiyle ortaya koyduğu duruşun, gelinen noktada neden hayati olduğunun daha net görüldüğünü vurgulayan Kılıçer, aile yapısının zayıfladığını, güven, adalet ve sorumluluk duygularının toplum genelinde ciddi biçimde yıprandığını söyledi. Sağlık, yargı, spor ve kamu yönetimi gibi alanlarda peş peşe yaşanan skandalların, münferit olaylar olarak değerlendirilemeyeceğini belirten Kılıçer, bu tablonun sistematik bir değerler erozyonuna işaret ettiğini dile getirdi. Futbol sahalarına kadar uzanan bahis, şike ve çıkar ilişkilerinin, yozlaşmanın ne denli derinleştiğini açık biçimde ortaya koyduğunu ifade ederek, yürütülen soruşturmaların hiçbir baskıya boyun eğmeden, şeffaf ve kararlı şekilde sonuçlandırılmasının kamu vicdanı açısından zorunlu olduğunu vurguladı.
Ekonomik tabloya ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Kılıçer, açlık ve yoksulluk sınırlarının ulaştığı seviyenin geniş toplum kesimlerini borçla ayakta kalmaya mecbur bıraktığını söyledi. Milyonlarca vatandaşın kredi ve kredi kartı borçlarıyla yaşamını sürdürmeye çalıştığını belirten Kılıçer, üretim, tarım ve hayvancılığın ihmal edildiği; buna karşın beton, faiz ve rant odaklı bir ekonomik anlayışın tercih edildiğini ifade etti. Bu yaklaşımın hem sosyal adaleti zedelediğini hem de ülkenin geleceğini riske attığını dile getirdi.
2026 bütçesine de değinen Kılıçer, bütçenin faiz ve imtiyazlı kesimler lehine şekillendiğini, aileyi, üretimi ve sosyal politikaları ikinci plana ittiğini söyledi. Faize ayrılan kaynakların her geçen yıl artmasının, emekçiden sermayeye doğru işleyen adaletsiz bir servet transferini gözler önüne serdiğini ifade etti.
Açıklamasının sonunda Yusuf Kılıçer, Türkiye’nin gerçek çıkış yolunun geçici ekonomik tedbirlerde değil; ahlakı, adaleti ve maneviyatı merkeze alan bütüncül bir kalkınma anlayışında olduğunu vurgulayarak, Yeniden Refah Partisi’nin bu duruşu kararlılıkla savunmaya devam edeceğini ifade etti.